22 Aralık 2008 Pazartesi

Yılbaşı, toplumsal bir isyandır

Soru: Yılbaşı ve yılbaşı kutlamaları hakkında bilgi verir misiniz?

Cevab: Bismillahirrahmanirrahim.

31 Aralık Pazartesi gününü, 1 Ocak Salı gününe bağlayan gece yılbaşı gecesidir. Yılbaşı kutlamaları denilince de eski yılın sona erip yeni yıla geçildiği 31 Aralık/1 Ocak gecesi yapılan eğlence ve faaliyetler anlaşılır. Ancak yılbaşı eğlenceleri, ilk bakışta yeni yıla girişin kutlamaları gibi gözükmekle birlikte bunun hıristiyan batının noel bayramıyla da yakın ilgisi bulunmaktadır.

Hıristiyan ülkelerdeki dinden kaynaklanan bu eğlenceler, 31 Aralık günü en yüksek seviyeye ulaşır. İnsanlar adeta çılgınlaşarak kendilerinden geçerler. Kumar, içki, dans partileri düzenlerler. Kökeni itibarı ile dinsel bir tören olan noel, Yunanistan ve özellikle Hıristiyan ülkelerinde şenlikler ile kutlanırken maalesef yurdumuzda da büyük meydanlarda şenliklere dönüştürülüyor.

Halbuki, bu günde yapılan içkili, kumarlı eğlencelerin gerçek hıristiyanlıkla hiçbir alakası yoktur. Beşeriyetin ıslahı için ALLAH Teâlâ tarafından gönderilmiş ilahi bir din, tebliğcisi olan Peygamberin doğum yıldönümünün bu şekilde kutlanmasına müsaade eder mi? İçkili, kumarlı ve insanı küçük düşüren zevklerin terennüm edildiği kutlama törenleri, İlahi bir dinin esaslarıyla bağdaşabilir mi?

Biz Müslümanlar da Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğum yıldönümünü kutluyoruz. Amma mübarek bir gece olarak, Mevlid Kandili olarak...

Bu yüzden aslında yılbaşı ve noel’in hıristiyanlıkla da Hz. İsa (A.S.) ile de hiçbir alakası yoktur. Eğer olsa idi; yılbaşı gecelerinde kiliselerde ayinler yapılır, bu gece bir çılgınlık havası içinde değil, bir takdis havası içinde kutlanırdı. Ama gerek yurtiçinde, gerekse yurt dışında bulunan kiliselere bakıldığında bu gecenin zulmete bürünmüş ve içlerinden en küçük bir hareketin olmadığı görülecektir. Hz. İsa (A.S.) ile bu gecenin sefahatının, israfının ve çılgınlığının ne alakası olabilir ?

Hz. İsa (A.S.)ı biz de severiz. O’nun ve diğer bütün Peygamberlerin peygamberliğine inanmak İslâmiyetin iman esaslarından birisidir. Çünkü, İslâm akidesine göre:

“...ALLAH Teâlâ’nın Peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız...”
(Bak. Bakara Sûresi: 285, 136)


Ancak, bir Peygambere saygı, O’nun doğum yıl dönümüne hürmet de ALLAH Teâlâ’nın emirleri ve dinî ölçüler içinde olmalıdır.

Dinimizde ise; noel ve yılbaşı kutlamalarının yeri yoktur. Bu yılbaşının biz Müslümanlar için, resmî ve milletlerarası bir takvim başlangıcı olmak ilgi ve alâkasından başka hiçbir kıymet ve değeri asla yoktur. Biz Müslümanlar için Muharrem ayının birinci gecesi: Yılbaşı gecesidir. İslâm’da yeni yıl, Muharrem ayının birinci günü ile başlar. Fakat, maalesef Müslümanların büyük bir kısmının haberi bile olmaz.

Bu bakımdan toplumumuzda ve diğer Müslüman toplumlarda “yılbaşı kutlaması” adı altında düzenlenen eğlence toplantıları ise, hiçbir kültürel ve geleneksel temele sahip değildir. Bu bakımdan hırıstıyan olmayan ülkelerde yılbaşı kutlamaları, Batı’nın körü körüne taklit edilmesinin veya hıristiyan Batı’nın kültür ihracının bir sonucu olarak değerlendirilebilir. Ülkemizde öteden beri yılbaşı kutlamalarıyla ilgili olarak yapılan tenkitler ve gösterilen hassasiyet de buradan kaynaklanır.

Açıklık-saçıklık ve fuhuş: Noel ve yılbaşı gecesinde kadın-erkek açık kıyafetleriyle dans etmek, dinimizin ahlâk ve hayâ esaslarına aykırı olup haramdır. Ayrıca bu gecede eğlenmek adına yüzlerce genç kız bekâretini; hanımlar namus ve iffetini kaybediyor ve bunun dayanılmaz sonucu olarak fuhşun çirkef kollarına düşüyor. Bu tür manzaraları her yılın ilk haftasında gazete ve haber programlarından içimiz sızlayarak izliyoruz. Bu gecede; özellikle fuhuş ticareti yapanlar işbaşında oluyorlar. Kendilerine sermaye kazandırmak için kollarını sıvamış, adeta avının üzerine atlamaya hazır bir aç kurt gibi masum ve cehaletinin kurbanı hanım yavrularımızı bekliyorlar. İçki ve kumar: Bunlar, haddizatında hem dinî ve hem de millî hasletlerimizi kökten mahveden birer baş düşmanlardır. Zira içki ve kumar bütün kötülüklerin anasıdır. Yılbaşı gecesinde içki içmek ve kumar oynamak sanki bir matahmış gibi hareket etmek, o gün toplanarak içki ve sefahat âlemlerine dalmak, kumarın her çeşidiyle tam bir iflâs ve isyan bayrağı çekmek, kadınlı-erkekli, danslı-sazlı ve cazlı gayrı meşru ve gayrı-ahlâkî hareketlerle haram ve helâl demeden sermest olmak, insanlık ve Müslümanlık kurallarına sırt çevirerek bayağılaşmak ve adileşmek necib bir millete ve onun tarihine, bu vatan için canlarını feda eden atalarının ideallerine asla uygun düşmez. Müslümanların bu günkü halini şair ne güzel dile getirmiş:

Bir elde kadeh! Bir elde Kur’an!

Ne helâldır işimiz, ne de haram!

Şu yarım yamalak dünyada,

Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman!

Müslümana:

“Sen Hıristiyan mısın?” diye sorsan darılır.

Amma yılbaşında hindi, kaz; yemesine bayılır...

Çam deviren hindici, nasıl mümin sayılır...

Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz:

“Batı, Batı” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz!

Yaklaşınca her sene, öz yurdumda yılbaşı:

Yapılır milletime Frenkçe türlü aşı!..

Buna, ağlar ağacı; hem toprağı, hem taşı:

Müslümanız (!) onlarla, Noel de yapıyoruz.

“Batı, Batı!” diyerek, eyvah! Hep batıyoruz!..

ALLAH Müslümanlara intibahlar versin! Âmin.

Bu gecede binlerce gencimizin eğlenme uğruna uyuşturucu ve içkiye müptela hale gelmeleri büyük bir faciadır. “Acaba tadı nasıl ?” merakı ile başlanan uyuşturucu ve içki belası daha sonra yuvaların yıkılmasına, insanların komaya girerek genç yaşta ölmesine kadar uzanan acı bir serüven haline geliyor. ALLAH Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Şarap, kumar, tapmak için dikilen taşlar (putlar), fal ve şans okları ancak şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının, uzak durun ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumar yoluyla ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi, ALLAH’ı anmaktan ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Artık (bunlardan) vazgeçtiniz değil mi?” (Mâide sûresi:90-91)

Ayet-i kerimede zikredildiği gibi içki-kumar bütün felaketlerin başlıca sebeplerinden ve ALLAH tarafından kesin olarak haram kılınan şeylerdendir. Kumarda evini, arabasını, bütün servetini ve hatta hanımını kaybeden kumarbazları duymuşsunuzdur. Kolay kazanma duygusunun verdiği heyecanla birçok kişiler yine bu gece büyük paralar kaybederek ve bunun sonucu olarak bunalıma girerek belki de canına kıymak için intihara kalkışacaktır. Adı ne olursa olsun şans oyunu niteliğinde olan, emek veya sermaye riski taşımayan, sonunda oynayana kazanç veya zarar getiren zar, oyun kâğıtları, müşterek bahis gibi her türlü şans ve talih oyunları, büyük olsun küçük olsun hepsi kumar sayılmaktadır. Çünkü dinimize göre helâl kazancın alın terine dayanması gerekir. Böyle bir oyunu başlangıçta para koymaksızın eğlence ve vakit geçirmek için oynamak da inceliklerini öğrenerek kumara yol açacağı ve kişide kumar töhmeti doğuracağı için caiz olmaz. Binaenaleyh Müslümanların bilmeden oynadığı ve bu sebeple durmadan günaha girdiği bir takım kumarlar vardır ki, bu oyunlar bilhassa yılbaşında oynandığı için izahına gerek görülmüştür. Şöyle ki:

A- Millî ve millisiz bütün piyango biletleri, eşya piyango biletleri kumar olup bunları almak, satmak kesinlikle haramdır. Bunlardan kazanılan para da gayr-ı meşrudur, haramdır. Faiz, kumar, rüşvet, piyango v.b. haram yolla elde edilen gelirin cami, okul yapımında kullanılması veya vakıflara bağışlanması dinimize göre caiz değildir. Haram kazanç ile hayır yapılamaz. Bunların resmî kurumlar tarafından tertip ve organize edilmesi, himaye görmesi veya bir kuruluşun, herhangi bir kurumun menfaatine olması onun dinen meşru ve caiz olduğu anlamına asla gelmez. Çünkü helal ve haram kılıcı sadece ALLAH Teâlâ’dır. Bu hükmü hiçbir kimse, hiçbir kuruluş ve hiçbir merci değiştiremez. Bunu inkâr eden kâfir olur. İnkâr etmeden uymayan da günahkâr olur.

B- Spor Toto, Spor Loto da bir kumardır. At yarışları ve diğer koşular birer sportif oyun oldukları halde, bunlardan hangilerinin kazanacağına dair girişilen paralı iddialar da yine birer kumardır.

C- Oynanan tombala, fırdöndü ve her türlü kâğıt oyunları ve neyine olursa olsun, hatta ucunda bir lokumuna veya bir çayına bile olsa, kumar kokusu bulunan tüm iskambil, dama, taş ve benzeri bilumum oyunlar kumardır. Hepsi haramdır. Hatta fukaha: Çocukların ceviz, badem ve yumurta oynamalarını bile kumardan saymışlardır. (Âlûsî, Tefsir, Bakara:219; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 2/765)

İşte bir Müslüman, böyle küresel bir isyan topluluğu içinde asla yer almamalı, bulunmamalıdır. Müslüman, müslümanca yaşamalıdır. Onun için biz o gün, diğer günlerden daha erken yatalım, ibadetimize daha düşkün olalım! Yatsı namazını camide cemaatle kıldıktan sonra hemen yatalım, bizim ışıklar sönsün. Geceleyin teheccüd namazına kalkalım o gün, dörtte, üçte... “Ya Rabbi! Bu kâfirlerin, bu cahillerin yaptığı ile benim hiçbir alâkam yok! Ben onlara hiç razı değilim, onlar gibi de yaşamadım ya Rabbi! İçimizden bir takım beyinsizlerin işlediği günah yüzünden, batıl işleyenlerin yüzünden bizi, hepimizi helak edecek misin?” diye dua edelim! Bol bol tövbe ve istiğfar edelim. Sabah namazında mutlaka camide olmaya dikkat edelim. Onların hiç bir şeyine uymamaya gayret edelim! Kimsenin Noel ve yılbaşı gecesini kutlamayalım; eğlencelerine, davetlerine katılmayalım; bu sebeple verilen hediyelerini almayalım; içkili-kumarlı, haramlı-günahlı toplantılardan şiddetle kaçınalım; evimize o geceye mahsus çerez, meyve almayalım; o gün için hindi kesmeyelim; odalarımıza, dükkân ve mağaza vitrinlerimize çam ağacı dikmeyelim, yılbaşı süslemesi yapmayalım... Gafil ve şaşkın ahalinin ıslah olmasına dua edelim. Çocuklarımıza bu gecenin yabancı âdeti olduğunu anlatalım, müslümanca yaşamayı vasiyet edelim, abdestli olarak erkence yatalım, asla radyo ve televizyon açmayalım. (İslâmî Radyo ve Televizyon olsa bile. Çünkü bir takım sözde İslâmî Radyo ve Televizyon kanallarının ne hale düştüğünü görüyoruz. Onlar başlangıçta ne güzel şeyler söylemişlerdi. Ahlâka, fazilete, edebe, terbiyeye uygun milli ve dini yayınlar yapacaklardı. Bu maksatla ne paralar toplandı; dindar Müslüman kadınların bileziklerini, yüzüklerini, mücevherlerini bile aparttılar. Sonunda manzara ortada.) Gece sahur vakti teheccüd namazına kalkalım, ALLAH Teâlâ’nın, bizi ve evlad ü ıyalimizi, nesil ve zürriyetlerimizi; küfürden, dalâletten, gaflet ve cehaletten korumasını; kahrına, gazabına uğratmamasını; hidayet üzere yaşatıp, iman-ı kâmil ile amel-i salih üzere can teslim etmeyi nasip buyurmasını, Ümmet-i Muhammed’e umumen rahmet eylemesini can u gönülden, ihlas ve gözyaşları ile talep ve niyaz edelim. Dinimize, iman ve irfanımıza, öz kültür ve pak âdet ve ananemize sımsıkı sarılalım ki dünyada ve ahirette felah ve necat bulalım.

Hiç belli olmaz. Rabbim korusun, ya o gece bir afet, şiddetli bir deprem olursa, halimiz nice olur? Şehadetsiz, onun başında murt gideriz. İnsanlar yaptıkları ve işledikleri haramlarla, tövbe etmeden giderse, işte onlarla haşr olacaklardır. ALLAH korusun. Rabbim, Sen büyüksün! Sen yücesin! Bizi ve tüm Müslüman kardeşlerimizi uyandır, hidayet ver. Amin!

0 yorum:

Yorum Gönder